Özcan Özbek öğretmenim ile ropörtajım ...

Özcan Özbek ile ‘’Müzik Ve Sanat’’ hakkında ayrıca Yaz mevsimimiz gelmişken ‘’Su ve Deniz’’ üzerine oradan da’’ Müzik okulları ve Müzik öğretmenliğine ‘’
girmek isteyen adaylar’a yönelik soru ve cevaplar,bilginiz değerlidir, iyi okumalar ,

Sevgili bir o kadar değerli Özcan Özbek Okuyucularmız’a  kendinizden bahsetmek istermisiniz?

11 eylül 1960 Sinop Türkeri doğumluyum ,9 yaşında babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a yerleştik ilkokul’un  bi kısmını memleket’te okudum bi kısmını da İstanbul’da tamamladım,  ortaokul derken , Poyraz vefa lisesine geçtim.

1982 senesinde şu an öğretmenlik yaptığım bölüme öğrenci olarak girdim  89’ da yüksek lisansı tamamladım .

Onun dışında askere gittim 89 ‘da göreve başladıktan sonra askerden dönüşte , doktorayı tamamlayıp, burada öğretmenliğe başladım, ondan sonraki süreçte aşağı yukarı 89’ dan bugüne yani yaklaşık 24 yıl oldu .

Askerlikle beraber öğretim elemanlığını sürdürüyorum,
söylemek gerekirse alan olarak;  müzik teorisi alanın’da çalışıyorum .
‘’Armoni  müziksel işitme’’ bunun alt başlığında; okuma ,yazma, müzik tarihi , müzik kültürü ,form bilgisi ,müziksel işitme, okuma yazma eğitimi var form bilgisine bağlı olarak müziksel çözümleme var müziksel yaratma eğitimi ve besteleme dersi var bu tür derslere giriyorum Lisans yüksek lisansta buna bağlı müzik teorisi alanında  biçim müziksel çözümleme gibi dersler veriyorum eser çözümleme ve orkestralama diye orkestra çalgıları ile ilgili düzenleme doktora öğrencileri ile çalışıyoruz , daha çok burada çözümleme ve bestecilerin eserlerde nasıl bir uyarlama yaptığı üzerine oradan yola çıkarak öğrencilerin bir piyano yazısını bir koral yazıyı orkestraya düzenlerken ;nelere dikkat etmeliyiz ,yada kendimiz bir eser yazmışsak bunun altına doku olarak ,hangi akorlar geliyor ve bunu  yaylı çalgılara nasıl dağıtabiliriz, bunun üzerine çalışmalar yaptırıyorum.
 Daha çok dinleme ve çözümleme üzerine dersler yani besteciler ne yapmış biz bunları anlamaya çalışıyoruz ve sonra buradan yola çıkarak bir piyano yazısını şarkıyı orkestra’ya uyarlarken yaylılara  hangi partiyi nereye vermeliyiz ! Partilerin birbiri ile olan tınılarını şöyle söyleyebiliriz; onu çalgıların birbiri ile kaynaşmasında hangi ezgi nereye verilmeli ? Hangi ezgi birbiri ile güzel  tınlar? bunları düşünerek yapılıyor yani rastgele değil orada yapılan şey çalgıların tınlama ve ses alanlarına ses genişliklerine göre ,bunu  yapıyoruz .
Onu bilmek zorundayız! Çünkü her melodiyi her çalgıya veremiyoruz tınlama bölgeleri önemli .
Yani bu tür dersler var, bunun yanı sıra günlük yaptığım işlerde, mesleğime bağlı olarak işte öğrencilere dışarıdan gelen öğrencilere rehberlik ediyorum ,yardım yetenek sınavlarına hazırlanan öğrencilere bilgilendirme amaçlı çalışmalar yapıyorum yaklaşık ‘’7 , 8 yıldır ‘’akşam çalışmaları şeklinde bi 5- 4 yıl öncede yaz programı şeklinde yapıyordum .
Onlar kaldırıldı ayrıca hafta sonu Küçükçekmece Belediyesinin bir Sanat Kültür merkezinde çocuklara yönelik müzik çalışmaları yaptırıyorum.
 Şarkı öğretiyorum, müzikle ilgili çalışmalar yapıyoruz .
Benim kendi onun kalan dışı zamanım’da fırsat buldukça sinema , tiyatro’ya gidiyorum ,öğrencilerimi de götürüyorum sevdiğim arkadaşlarımıda kitap okumayı seviyorum yani her hafta olmasa da yani  ayda bi kaç kitap okuyorum, bazen 3 oluyor bazen 5 oluyor ,kitap okumak sevdiğim bir şey yani fırsat buldukça da gidip çevremde İstanbul’da
güzel olan ortamlar varsa  bazen arkadaşlarımı götürmek hoşuma giden bir şey eskiden resim yapardım.

 Mesela öğrencilik yıllarımda boş kalan zamanlarımda spor hani daha çok futbol  oynardık o tür şeyler yapardım .
 Ama şu anda son zamanı sorarsan dışarıya çok fazla bi zaman kalmıyor ama özellikle tiyatro , konserler sergi konserlere gittim .


- Deniz‘in ve Suyun ilişkisinden biraz bahsetmek istermisiniz ?

Deniz yada Su,
insanın yaşamında aslında özellikle su deyince! İnsan düşünüyor, Susuz bi yaşam mümkün mü?

Doğada yada insan Su bir kültürdür.  İnsan için su kaynakları çok olan yerlerde insanın yaşamı da değişebiliyor çok basit bir örnek Anadolu’da eskiden barajlar yoktu hava iklim farklıydı daha soğuk yada daha kırsal orada barajların kuru oluşması suyun bi şekilde toplanması iklim şartlarını değiştirdi insanları etkiledi yaşam koşulları değişti insanın suyu yada denizden yararlanması insanın medenileşmesini modernleşmesini de sağladı denize yakın yerlerde yaşıyan insanların davranışlarıyla uzak olan  insanların davranışları aynı değil !Su biraz insanı bi çok yönden de etkiliyor .

Masmavi bir gökyüzü ve ona bağlı deniz ve insana sunduğu bi takım imkanlar var her şeyden önce balık ,balıkçılık ,deniz sporları yüzmeden tut da bir çok etkinlik insanın yaşamında önemli bir yer işgal ediyor  

Türkiye bu yönden aslında şanslı 3 tarafı denizlerle çevrili ve deniz aynı zamanda sadece bizleri değil! resamları , şairleri, edebiyatçıları ,müzisyenleri birçok insanı etkiliyor  yani bi çok onlara ilham kaynağı oluyor, hatta içinde bi çok deniz konusu geçen bi sürü şarkı ve türkü var Karadeniz türkülerinin içinde var Akdeniz ,Ege, Marmara ,hepsiyle ilgili aslında, mevcut Karadeniz bölgesinde özellikle Sabahattin Ali ‘nin Sinop hapisanesi’nde mapusluk günlerini orada geçirmiş orada yazdığı bir şiiri var Aldırma gönül diye orda onun denizi görmeden bile denizin o dalganın etkisini ifade ettiği çok güzel bir şiir;

 Dışarıda deli dalgalar gelir seni oyalar

Daha bi sürü dizelerinde geçen ,
su dedik bi kültür ! Belki Avrupa’ya bile su Anadolu’dan Asya’dan gelen bi hamam kültürü
Banyo!

Avrupa’da böyle bi şey yokken Osmanlı kültürü döneminde yada Anadolu’da öyle bi şey vardı suyun insan üzerindeki etkisi çok önemli olduğu görülüyor.

Özellikle de kaplıcalar su dedik ya sıcak suyun insan üzerindeki etkisi var sağlığı bozuk olan insanlar  tedavi amaçlı bu tür kaplıcalara gidiyorlar yada su insanlar için bir yerden bir yere ulaşmada bir araç olabiliyor ırmaklar nehirler bi sürü doğa unsuru var sonra.

 Susuz bir insan yaşam düşünebilir mi ? Su olmadığını düşünün…
 Yaşam olmaz insan’ın sağlıklı olabilmesi içinde İnsan’ın suya ihtiyacı var! suyu birçok amaçlı kullanabiliyoruz, yani  aklınıza gelebilecek her şeyde insan sudan yaralanmış . Türkü’de bile var  su sızıyor sızıyor taşların arasından eğil bir yar öpeyim kaşların arasından yani suyu bi şekilde sevgiliye olan bi şeyi kullanarak ifade etmiş.
Söylenecek çok şey var .

Deniz ve Mehtap sordular seni neredesin diye şarkının bir yerinde gerçi bu şarkı bi uyarlamadır ! Ama sözlerde bile öyle tatlı bi şey var.

Denize ithafen yazılan eserler var mıdır ? bildiğiniz hikayelerden

Denize yönelik olarak Lamer adlı Debussy’nin  bir eseri var .
Mone ‘nin bir tablosundan esinlenerek (Mone Fransız bir ressam) yaşadığı dönemde empresyonist akım dediğimiz izlenimcilik akımı Debussy ile başlar.

 Müzikte Fransız ressamlardan Mone’nin tablosu da  aslında empresyonist akımın resimdeki örneğidir müzikteki örnekte Debussy ile karşımıza çıkar orada denizin yani o tablodan esinlenerek denizin  insan üzerinde bıraktığı bir belirli  günün belirli bir saatinin seslerle anlatılması.

 İnsanın üzerindeki etkisi  tamamen  net değil onun sende uyandırdığı izlenimler orkestra müziği ile anlatılmış .
Aynı şey Ravel’in de yazdığı eserler var onda da gene anlatılan şey gene  bir doğa ya hani deniz doğanın  ve  olduğu bir tablodan esinlenerek yazdığı eserler ,besteci o an ki görüntüyü bir manzara yada bir görüntü karşısında kafasında oluşan bir izlenimi ressam renklerle anlatmış bir sürü tabloya besteci de onu müzikle ifade etmiş yani onla ile ilgili izlenimlerini bir orkestra yada bir çalgı müziği ile aktarmaya çalışmış dolayısıyla deniz dediğimizde söylenecek çok şey var ama şu an aklıma gelen bir iki nokta bu kendi bestecilerimizden mesela Nazım Hikmet’in güzel bi şiiri var beni bekleme kaptan diyor  seyir defterini yeniden yaz gemi ile birlikte ifade ederek ele almış.

Okuyucularımıza bu konular ile ilgili kimleri dinlemesini tavsiye edersiniz ,neleri önerirsiniz ?

Çok fazla eser var ama bilinecek akılda kalınabilecek ;
Cem Karaca’nın , Nazım Hikmeti’in şiirleri üzerine yazılan bu eser dinlenebilir onun dışında Ravel  ,Debussy ,dinleyebilirler sonra ilk akla gelenlerden popüler anlamda aklıma gelen şu anda pop şarkısı olarak Deniz ve mehtap aklıma geldi ilk olarak başka söyleyeyim; Sabahattin Ali ‘nin denize yazdığı aldırma gönül şarkısı dinlenebilir.

Zaman zaman tabiattan doğadan bestecilerin ilham alarak yaptığı besteler oluyordu haliyle Beethoven’ın böyle çalışmaları oldu mu?

Beethoven‘ın deniz üzerine değil de! Atina harabeleri üzerine  yazdığı yani Türk marşı diye de geçer o aslında Mozart’ın bir Saray’dan kız kaçırma Operası, İstanbul’da  değilde ! Avrupa’da deniz kıyısında bir şato bir yerde geçen konuyu ele alıyor , oda söylenebilir .
eserde ram parapam para para pam melodi söyleniyor , bu Beethoven’ın Türk marşı adını verdiği eserden bir küçük tema piyano için olan tema esas orkestra için yazılmış bir çalışma onun dışında aklıma gelen şu anda hatırlamaya çalışıyorum da
Bazen insanın aklına gelmiyor…

Deniz’in şifacı etkisiyle ilgili müzikle ilişkili olarak Bilimsel çalışmalar yapılıyor mu ?

Şöyle söyleyelim deniz diyelim suyla bağlantılı mutlaka oluyordur ,doktorlar mesela bazı hastalıkların tedavisinde yüzmeyi önerirler.

Havuzda yada denizde yüzmeyi kasların çalışması açısından bedensel olarak kaslarda vücutta herhangi bir sorun varsa sinir yada bi takım sıkışıklıklar  yüzmenin büyük faydası olduğunu söylüyorlar 

Neden yüzmek ? işte işin içine su giriyor; tuz, deniz suyunun içinde yer alan bi takım minarelller insan sağlığı açısından önemli aynı şey kaplıcalarda da o yerin altından çıkan suyun içindeki bazı minareleri ve o sıcak suyun etkisi insan vücudun da tedavi edici nitelik taşıyor onun ötesinde müzikle tedavide darül şifalarda  Edirne de Amasya’da çeşitli Türkiye’nin bi çok merkezin de bu sayılar çok değil ama bazı bölgelerinde de daha iyi olur .
 Darülşifalar yapılmış ,daha bunun kuruluşu Selçuklular dönemine kadar iniyor , hastaların tedavisinde sudan ve müzikten yararlanılmış darülşifalardan birini örnek olarak anlatmak gerekirse birinin yapıyı ortada bir havuz var havuzun insanların hastaların  oturabileceği
Rahat kanepeler yada oturma yerleri var insanların rahatlıkla görebileceği bir platformda; müzisyenler  müzik çalıyor ,üflemeli çalgılar, yaylı çalgılar, vurmalı çalgı yok, yaylı çalgılar ve üflemeli çalgılar insan psikolojisi üzerinde etki ediyor ! Bina’nın düzeneği ise; ortada havuz, havuzun etrafında insanların oturabileceği mekanlar ve orkestranın bulunduğu bölge sonra onu çevreleyen kapı ve odalar var kapısı içe doğru açılıyor havuzun aydınlanma da güneş ışığından yararlanıyor .

Dolayısıyla hasta odasında dinlenirken dışarıyı güneş ışığını dışarıdan yararlanıyor ,içeriye girdiğinde kapıdan kapılar içeriye açıldığı için o mekana çıkıyor.  Müzik dinlemek isteyenler günün belli saatlerinde çıkıp o mekanda müziklerini dinliyorlar müzikler genellikle  saatlere göre belli makamlarda oluyor, hastalarda o makamlara göre hastalıklarına göre tedavisine göre orada yer alıyorlar ve müziğin kullanıldığı esnada müziğin ritmi ile akan bi su var suyun seside aynı şekilde müziğin ritmi ile beraber o hastaların tedavisinde kullanılıyor.

Şadırvan’dan gelen  su sesi çıkarırken  bi taraftan da ney ,yaylı çalgılar ,Türk müziğinde kullanılan, tasavvuf müziğinde kullanılan enstrümanlar var onlardan yararlanıyor ve suyun bi şekilde müzikle birlikte kullanıldığı en önemli yerleşim mekanları işte darülşifalar heryerde kullanıyor .
İnsan suyu müziği de son dönemde Avrupa buraya Amerika geçmiş Türkler çok önem verdi.
 Birde Selçuklulardan beri yapılan tedavi yöntemleri özellikle müzikle tedavi yöntemleri .
Amerika ‘da Avrupa’da gelişmiş ülkelerde İngiltere’de müzikle tedavi yöntemleri daha ileri safhaya götürüldü bizde ise o yönde çok fazla gelişme kaydedilmedi! Bazı bu konuyla ilgili kurumlar bile şimdi işlevini yitirmiş durumda yani eskiden böyle değilmiş dolayısıyla su müzik ilişkisi insanın tedavisinde kullanılan bir şey olarak karşımıza çıkabilir .
 Bu konu ile ilgili şu an aklıma bir şey gelmiyor ama konuşmamız sırasında gelirse ekleme yapabilirim.


Yunusların balinaların balık türlerinin iletişim frekansları ile ilgili eklemek istediğiniz birşeyler olabilir mi ?

Çok fazla bilgim yok ! Ama izlediğim belgesellerden duyduğum kadarıyla , kulaktan kulağa gazetelerden haberlerden şöyle bir şey ile karşılaşmıştım denizin dibinde okyanusta balıkların çıkardığı sesler ,bir cihaza kaydediliyor ve onların oluşturduğu ses ;Senfonik müzik olarak algılanıp onların yunusların yada balıkların senfonisi,  gibi bir ifadeyle o belgesellerde gazetelerde de bu tür ilginç haberler çıkıyor .
Denizaltı araştırması yapan kişiler yunusların yada çeşitli balıkların nasıl iletişim kurduğunu kilometrelerce uzaktan deneysel olarak ta suyun dibinde belki bazı frekanslar tınlatılarak balıkların sesleri kaydedilmeye çalışılmış nasıl tepki veriyorlar belki bunların oluşturduğu şey müzikal kompozisyon olarakta ifade edilebileceği söyleniyordu, belki bu durumda müzik yazan çağdaş kompozitörler vardır,düşünüyorum…

 Şu anda isim veremiyorum ama biraz elektronik müzik tarzında diyebiliriz, çünkü cihazlardan çıkan sesler hayvanları etkiliyor hayvanlardan çıkan sesler onlarla beraber bir senfonik tarzda bir kompozisyon gibi adlandırılabilir !Yada öyle bir izlenim yaratabiliyor, insanda isim olarak şu anda hatırlamıyorum .
Kaptan Gusto diye bir belgesel vardı. Denizaltındaki araştırmalara yönelik izlemiştim yıllar öncesinde ama son dönemde daha çok yunusların denizde yaşayan canlıların sesleri merak konusu olmuş! Nasıl iletişim kuruyorlar?
 Ve bu çıkardıkları seslerin belli manası var mı ? diye merak konusu .

İçerikte birçok şeyden bahsettik birde bu konularla ilgili olarak eklemek istedikleriniz neler olabilir?


Öncelikle şöyle Deniz , Su ve Müzik ben müzikle uğraştığım için aslında müziğin teorisyeniyim.
 Aslında müzikle ilgili öğrencilere müziğin temel kavramlarını ders veriyorum ,yada biraz yaratıcı yönden öğrencilere bi takım çalışmalar yaptırıyorum.

 İnsan müzik deniz su gibi kavramlar aslında bakıldığında besteci için yada insan için su çok önemli bir araç yani susuz yaşam düşünemiyoruz, demiştik başta deniz olmayan yerde yaşam birazcık kuru kalır kuru kalır derken insan için birazcık birşeyler eksik olur,diye düşünüyorum.

 Deniz insanlar için bir ulaşım aracıdır, aynı zamanda; gemiler yoluyla insanın yaşamını sürdürmesi için ,oradan bi takım şeyleri elde edip kendini besleme yada başka yerlere birşeyler sunma imkanı da tanıyor.

 Örneğin balıkçılık yada başka söylemiştik; denizle ilgili kültürel aktiviteler  , etkinlikler sonra insanın deniz yoluyla duygularını yada kültürünü bi şekilde diğer insanlara aktarması için bir şey , duygu olarak düşünebiliriz, bide denizle ilgili olarak insanlar , mesela aklıma gelen şu anda Sessiz gemi diye bir şiiri var .

Yahya Kemal Beyatlı’nın onun bestelenmişi de Hümeyra söylüyordu ,
Sessiz  gemi diye orada bile liman ,gemi orada bile sallanan ,bi şekilde bir yerden bir yere giden ama bir insan topluluğu, dönmeyecekler! İfadeleri kullanıyor şair hem denizi hem gemiyi hemde birçok unsuru birleştiriyor .

Kavuşma yada kavuşmam gibi kavramları insan deniz üzerinden de şiirle veya müzikle bunu anlatabiliriz onun dışında…

 Çökertme Ege yöresin de meşhur Bitez yalısı, deniz kıyısında geçen bir hikaye enteresan oranın kaymakam’ı o bölgenin en güzel kızına ona aşık olanda bir genç var dolayısıyla onların arasında geçen şey, türkünün yapılmasına neden oluyor yaşanan olay orada da gene işin içinde sandal, deniz, aşk ,sevda konusu yer alıyor .

Şöyle söylersek türküyü hatırlamaya çalıştığımızda çökertmeden de çıktım da Halil’im Bitez de yalısına varmadan Halil’im sanıyorum motorla geçiyorlar,ulaşmak için sonra da genç orada yaşamını yitiriyor ve onun üzerine böyle bi türkü yapılıyor aklıma gelen,

 Karadeniz yöresinden gemiciler  takalım şu yelkeni yapalım keyfimize bakalım diye düşündüğümüzde orada da gene Karadeniz yelkenli deniz olmadan yelkenli’den bahsedebilirmiyiz? Karadeniz bölgesine has taka, denizle ilişkili Karadeniz fıkraları denizle ilişkilendirilir, bi çok fıkra var gölle ilgili mesela bizim Anadolu’da bir sürü göl var Tuz gölü ,Van gölü oralarda ki su Acı göl orada da su var ama oradaki suyun kendine has özellikleri var , Van gölünde mesela Sodyum’un  bi takım sodyumun fazla olması çamaşırda kullanılan kimyasallar  , ya oradaki insanlar ,gelince saçlarının renklerinin değiştiği söyleniyor acı gölde mesela balık yaşamıyor ! Canlıların yaşamasını engelleyen bir takım şeyler var ve dünya tarihinde, resim kataloglarına, coğrafya kitaplarına geçmiş bir göldür .

Oradaki suyun güneş ışığıyla günün her saatinde ışık yansımalar gösterdiği için enteresan görüntüler ortaya çıkıyor , Daha doğrusu çıktığını söylüyorlar ben kendim gözlerimle de gördüm .

Burdur ‘da öğretmenlik sırasında İstanbul’dan bir komisyon olarak davet edildim 2 öğretmenim’le beraber orada gölün kıyısında ,hatta güzel bir sohpet gerçekleşmişti .Yemekler yenmişti o günün saati içinde ışığın yansımasına göre göl üzerinde çok enteresan görüntüler oluşmuştu .

Bunların dediğim gibi çok eskiden coğrafya derslerin de bahsediliyordu,  ama literatürde dünyada bu göldeki günün saatlerine göre değişik görüntüler oluşturan o gölle ilgili çok önemli fotoğraflar da var onun dışında ırmaklar dereler üzerine söyleyebileceğimiz şeylerde olabilir, Şu dereden şu düzden aman aman aman diye bi türkü var öyle bir şey söylenebilir…


Özellikle belki bu derginin okuyucularına söyleyebileceğimiz bilgi vermek açısından şunları söyleyebiliriz, Sanat eğitimi ve öğretmenlik eğitimi veren bu kurum da yaptığım görevden dolayı biz müzik eğitimi almak isteyen adaylara yada bu yönde müzikle ve Sanat’la uğraşmak isteyen adaylara, belki ipuçları verecek bir takım şeylerde söyleyebilirim…

Örneğin insanların ilköğretimden itibaren üniversiteye kadar eğitim alıyoruz.
 Süre içersinde okulda genel bir müzik eğitimi veriliyor, ama bu insanlara yetmiyor öneri olarak insanlar gerçekten olarak müzikle ve sanatla uğraşmak istiyorlarsa en yakın yaşadıkları oturdukları bölgedeki kültür merkezlerine belediyelerine yada halk eğitim merkezlerine ulaşabilirler oralarda sanatla ilgili bi sürü atölye çalışmaları yapılıyor korolar enstrüman kursları el sanatları yada bi çok konuda etkinlikler kurslar var oralardan yararlanabilirler .

Onun dışında Konservatuar  yada güzel sanatlara yönelik eğitim almak istiyorlarsa konservatuarların programlarına nasıl hazırlanmaları gerekir, onlar için bilgi alabilecekleri mekanlar benim şu anda görev yaptığım Atatürk Eğitim fakültesi müzik öğretmenliği programı konservatuarların kendi yapısı içersin de düzenledikleri sınav öncesindeki tanıtım programları yada kursları onlara katılabilirler bizim bölümün sınavlarına yönelik olarak düşünürlerse eğer bölümümüzün sınavları değişik dönemlerde değişik şekillerde uygulandı .
Her 4- 5 yılda bir sınavın şekli gelen  öğrenci modeline göre değişiklikler gösterdi.

Şu andaki yaptığımız sınav yaklaşık 1993 yılından bu yana başlatttığımız bir sınav, ama 4- 5 yılda bir küçük değişikliklerle bugüne geldi .

Bugünkü son durumda ise 3 aşamalı sınav yapıyoruz. Öğretmen olmak için başvuran adaylara birinci bölümde dikte çalınan 2 tane Ezgi’nin notaya alınması sonra verilen sesle beraber 10 tane ses üzerinden çalınan aralıkların kağıda dökülmesi burdan…
 100 üzerinden alınan 50 puanın sonucunda 2. Aşamaya adaylar geçiyor 2. Aşamadada karşısına nota okuma duyduğu bir Ezgiyi tekrar etme 3 yada 4 farklı sesi ayırd edip onları tekrarlıyarak onu komisyona yansıtma bundan da gene ezgi tekrarı gene 4 ve 3 ses 4’ er 5’ er tane soruyoruz önüne bir ezgisel okuma bir ritmik okuma koyuyoruz .

Bunun üzerin’den 100 üzerinden 50 ve üzeri alanlar 3.  basamağa geçiyor 3. basamakta da çalgıda hazırladığı parçayı komisyona çalıyor en iyi çaldığı parçayı müzik yaptığını gösterecek parçayı şan’da da hazırladığı ;bir marş ,türkü ,şarkı ,aryantik ,klasik eser, yada pop eseri olabilir sanat müziği ,halk müziği olabilir. Onlardan birini sesini gösteren en iyi bi parçayı hazırlayıp sınavda komisyona söylüyor solo olarak ta öğretmen olacağı düşüncesiyle İstiklal marşı söyletiliyor dolayısıyla bunların sonucunda aday bızden aldığı yetenek puanı kulağı %30’ u sesin %30 ‘u çalgının %40  toplam bir özel yetenek puanı çıkarılıyor  buna öss puanıyla orta öğretim başarı puanı ekleniyor ve sıralama yapılıyor aday bu sıralamaya ilk 50’ ye girmişse kesin kayıt yaptırma hakkı elde ediyor.
 Yedek adaylardan’da asıl kaydını yaptırmayan adaylardan üniversitenin belirtildiği tarihlerde başvurarak kaydını yaptırabiliyor bizim okulun sınavı için de böyle bir şey söylenebilir peki bu bölümlerin özelliği hakkında nedir? diye aslında sorulsa bi çok cevap verebilirim…

 Ama konu tamamen müzik bölümüne ait olmadığı için şimdilik cevap vermeye gerek yok! Genel durum budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder