T.L Sevgili hocam siz bize öncelikle, Hülya Özer Sanat
merkezinden bahsedin isterseniz.
Hülya Özer Sanat
merkezinde hangi faaliyetler vardır?
H.Ö Hülya Özer Sanat merkezi güzel sanatların bütün
dallarında eğitim vermek amacıyla kuruldu. Yıllarca ben, yani “Hülya Özer”
kolejlerde uygulamalı dersler bölüm başkanlığı yaptığım için; bütün sanat
dallarında birlikteydim zaten, doğrusu da bu.Hiçbirini birbirinden ayıramadım.Sadece
enstruman eğitimi olsun sadece dans eğitimi olsun diye bir noktaya takılmadım.
Sanat bana göre bir bütündür ve hepsinin eğitiminin alınması
gerektiğini düşündüm ve bu amaçla açtım. İçinde.. sanat merkezimizin enstrüman
eğitimleri var.Bütün enstrüman eğitimleri konservatuar kökenli hocalar
tarafından verilmektedir. Derslerimiz özel ders niteliğindedir. Çünkü grup
dersinin verimliliğine çok inanmıyorum. Bire bir öğrenci ve öğretmenin 1 saat
eğitim almasının daha verimli olduğuna inanıyorum.Dans dersleri, Bale, Modern
dans, Tango, Latin dansı. İşte bütün dans türleri var. Ayrıca Resim, Heykel,
Seramik ve Tiyatro çalışmalarımız var.Dolayısıyla bir bütün halinde. Hocalarım
çok keyifli, onlarla birlikte olmak bana inanılmaz mutluluk ve enerji veriyor.
Zaten çocuklardan aldığımız enerji bizi hiç yorgunluğa
düşürmeden yoğun tempoda çalışmamıza sebebiyet veriyor. Mutluyuz…
T.L Hülya Özer’in kaç senelik uğraşları sonucu bu meyveler
ortaya çıktı ?
H.Ö Hülya özer müziğe 7 yaşında başladı. Konservatuar’a
başlayana kadar piyano eğitimini hep özel ders olarak aldım.”İstanbul
Üniversitesi Devlet konservatuarı” Keman bölümünü bitirdim. Temel bilimler
bölümünde sazım kemandı. Daha sonra Şan eğitimi başladı. O da bir 4 yıl sürdü
Güher Güney opera hocam, rahmetli oldu.
Sonra kendimde böyle birden Latin ritmleri öğrenme merakı
çıktı. Ondan sonra baterist “Bilge Candan” ile birlikte tumba çalışmasına
başladım.Bilge bey benim çok iyi bateri çalacağım düşüncesiyle bateri eğitimine başlattı,sonra ise beden
perküsyonu’nu keşfettim. Beden perküsyonu inanılmaz keyifli, bedenle çok sesli
müzik yapıyorsunuz. Dolayısıyla yani, nasıl desem ? Mesleki tecrübem 22 yıl
yani ömrüm boyunca bunun eğitimini aldım, alıyorum, almaktayım. Sanat bitmeyen
bir okyanus bana göre ve devam ediyor. O yüzden birikim derken birikim hala
dolmakla meşgul. Küp dolmuyor yani oluyor bi şekilde. Üzerine yeni damlalar
ekliyoruz.
T.L Öğrencilerimiz de ne kadar zamanda farkediliyor bu eğilim
ve öğrenme sonrası ne zaman icra etmeye
başlıyorlar? Herkesin merak ettiği bir soru !!!
H.Ö Bir kaç ay içinde işin rengi ortaya çıkıyor. Öğrenci
yetenekliyse zaten hemen farkediliyor. Müziği algılaması. Derste verilenleri
algılayıp uygulaması. Ama salt yetenekte
yeterli değil. Yalnız çalıştırılıp pekiştirilirse daha hızlı yol kat ediliyor,
Böyle şahane öğrencilerimiz çok güzel yollar kat ediyoruz bir kaç ayda eser
çalmaya başlıyorlar. Kuruluşumuzun üçüncü yılındayız ve beni en mutlu eden şey
burayı akademi gibi görüp kurulduğumuz ilk yılda gelen öğrencilerimizin hala
eğitimlerine burada devam etmiş olmaları. Beni inanılmaz mutlu ediyor, bu da
kendimin başarılı olduğumu hissettiriyor.
T.L Sevgili
öğretmenim, Hülya Özer Sanat merkezini nereye taşımak istiyorsunuz?
H.Ö Hülya özer sanat merkezi şu an bir kurs, fakat benim
dileğim, özel bir güzel sanatlar lisesi ya da bir konservatuar niteliğinde,
daha resmi bir kurum olarak öğrencilerimizi, daha iyi yerlere getirecek bir
kurumsallaşmaya gitmek istiyorum.
T.L Öğrencinin yeteneği yoksa denen bir kavram var. Bu
durumda ne yapılabiliyor? Yani yönlendiriliyor mu? Salsaya yeteneği yok da
Tangoya eğilimi var ne yapılabilir?
H.Ö Kesinlikle yönlendiriliyor, yani bakıyorsunuz çocuğa, ki
zaten çocuklar ne istediklerini çok iyi biliyorlar. Genelde bize gelen
çocuklar, anne ,baba çocukluğunda ne yapmak istiyorsa ve yapamadıysa çocuğuna
onu yapmak istiyor. Genellikle ilk cümle, anne babalardan. Anne diyor ki; ben
çocukken bale yapmak istiyordum ama yapamadım. Çocuğun bale ile ilgisi uzaktan
yakından ilgisi yok. o daha özgür, modern dans yapmak istiyor. O zaman diyoruz;
modern dans daha uygun olacaktır. Çocuk bateri çalmak istiyordur. Baba diyor ki;
ben çocukken, hep piyano çalmak istiyordum! Olmadı çocuğum yapsın, çocuk piyano
istemiyor. Davulun başından kalkmıyor, Orada görüyorsunuz o zaman bir de bunu
deneyelim dediğimizde, çocuğun çok mutlu olduğunu gördüğümüz için anne babayı
ikna ediyoruz ve yönlendirme yapıyoruz. İşte tam bu şekil.
T.L Sevgili Öğretmenim, her öğrenci sanat yapabiliyor mu?
H.Ö Her öğrenci sanat yapar. Kesinlikle yapar, çünkü ağaç
yaşken eğilir sözü vardır. Öğrenciyi bir seramik kili gibi düşünün. Bir oyun
hamuru gibi düşünün yoğrulmaya hazır. Çünkü insan bütün yetenekleri ile
birlikte doğar. Siz onları keşfedip işledikçe gelişir ve büyür, ben ona
inanıyorum!
Sıfır yetenekte insanların olduğuna hiç inanmıyorum işlenmemiş
körelmiş yetenekler vardır. Bu işte bizim görevimiz bu yetenekleri keşfetmek.
Çocuk bize geliyor Pırıl pırıl bir beyin hazır her şeyi öğrenmeye hazır elimize
geldiğinde biz de onu işlemeye başlıyoruz. Yani herkes Sanat’ı öğrenebilir.
T.L Peki hocam, ilham ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bir öğrencinin ilhamıyla ya da ilham kaynakları ile ilgili.
H.Ö Nasıl anlatabilirim? Öğrencinin ilhamı çocuklarda. O
hayal dünyası muhteşemdir, hayal gücünün olması çocuklar da, bir de bunu
sanatla yoğurduğumuz da.Örneğin piyano çalıyor çocuk, bir gün bir bakıyorum ki
ben de bir şarkı uydurdum hocam diyor. (Beste yapmayı bize uydurma diye ifade
ediyorlar) Bir bakıyorum o hayal dünyasındaki o duyguları müziğe dökmüş hayal
dünyasındaki duyguyu görüntüyü resme aktarmış ya da hayal dünyasındaki yine o
duyguları dansa aktarmış bunlar da ilhamdır diye düşünüyorum.
T.L “Hülya Özer”den
biraz bahsedebilir miyiz?
H.Ö Biraz kısaca bahsetmiştim. Ama dediğim gibi 7 yaşında
piyanoya başladım. Piyano hayatıma girdikten sonra da onsuz bir an düşünemedim.
Müzik benim hayatımın her alanında olmalıydı. Çocukken mesela bizim öyle aile
de piyano batı müziği dinleyen bir tarafımız yoktu. Erzincanlı bir aileyiz,
baba tarafından Türküler ile büyüdük Babam Türkü severdi, Annem Balkan kökenli
Bulgaristan kökenli o Türk türküleri severdi. Pek tabi yöresinin türkülerini,
fakat bir akşam televizyona bir baktım ki kuğu gölü balesi var. O zaman siyah
beyaz dönemler beni inanılmaz içine çekti daha 9 – 10 yaşlarındayım ondan sonra bir baktım ki !Pazar günleri ,pazar
konserleri var şef’in yönettiği senfoni orkestrası beni çekiyor içine bizim
ailede klasik batı müziği bu beni içine çekiyor, daha çocuk yaşta ondan sonra
dedim ki benim hayatım müzikten başka bir yolda gidemez !
Tabi zorluklarla karşılaşmadım değil! Yani ailem asla konservatuarı okumamı istemedi.
Daha çok babam eczacı olarak kendi mesleğimi devam ettirmemi istedi. Daha çok eczaneyi
sana bırakayım. Gibilerinden… 2 kere kazandım Konservatuar’ı direk tabir dansöz
mü olacaksın diye ! Sonra hayattaki en büyük şansım, diyebilirim eşim ile
karşılaştık. Tanıştık evlendik ve ondan sonra onun desteği ile , işte istersen
konservatuara git dedi. Öncelikle korktum acaba kazanamaz mıyım? Çünkü
evlenmişsin işte liseyi bitireli birkaç yıl olmuş, böyle benden küçük insanlar
bir özgüvensizlik vardı. Kazanamassan ne olur dedi ? Zaten dedi hayatını
kurmuşsun bir dene dedi. İçinde bir
ukdedir senin dedi. Neyse girdim kazandım. Ondan sonra konservatuarı bitirdim.
Tabi benim için orası bir rüyaydı, Yaşamak istediğim bir rüyayı yaşıyorum,
İnanılmaz mutluydum! Öğretmenlik hayatında da çok mutlu oldum. Yirmi yıl
kolejlerde öğretmenlik yaptım. Ve öğretmenlik yaptığım süre içinde kolejlerde
verilen sanat eğitimi bana yani beni tatmin etmiyordu. Yani 1,5 saatlik bir
piyano dersine 20 tane öğrenciyi almak bana göre yararsız ve yetersiz bir
çalışmaydı. Çünkü ben o çocuklarla gerçekten bir şeyler yapmak istiyordum.
Zaman yok, her çocuğa adil olmak zorundasın ve o yıllarda başladı hayalim sanat
merkezi açmak. Sanat merkezini açacağım herkese teke tek istediğim gibi onların
istediği gibi sanat eğitimi vericem. Çünkü sanatın ve sanatçının yüksek olduğu
toplumlarında kültür ve bilgi seviyesinde yükseleceğine inanıyorum ki böyledir.
Doğrusu biz de sanatı tanıtacağız bu anlamda Hülya Özer Sanat merkezi kuruldu.
T.L Çok güzel uğurlara vesile olsun hocam.
H.Ö İnşallah…
T.L Hocam sevdiğiniz sanatçılardan, ressamlardan, eserlerden
bahsetmek istersek kimler vardır ? Acaba var mıdır? Vardır, vardır elbet !!!
H.Ö “Nuri İyem” tablolarına hayranım. Gözler beni inanılmaz
etkiliyor, bestecilerden Bach beni çok içine çeker mesela “Mendelson” dinlemek
beni ayrı yerlere götürür, Türklerde pop müzik olarak soruyorsanız işte “Leman
Sam’ı” çok severim, “Grup Gündoğarken”, “Mazhar
Alanson”, “Fuat Özkan”, son dönemde “Athena” şahane geliyor bana. Yeni kaliteli
sanatçılardan her müziği dinleyemiyorum. O kadar çok grup o kadar çok solist var ki, Gerçekten kaliteli
olanlar zaten kalıyorlar. Piyasada Türk Sanat müziğinin aşığıyım, “Dede Efendi”
,”Zekai Dede” ,”Hacı Arif bey”, “Itri şahanedir. Hani keşke bizim
bestecilerimiz de “Mozart” gibi “Bach” gibi dünyaya tanıtabilsek.
O eserleri bütün o dünyanın eserleri senfonik korolarda
çalınsa, çok gurur verici ya da ne bileyim Aşık Veyselimiz, İşte Neşet
Ertaşımız ozanlarımız, keşke onları da böyle işlesek te bütün dünyada klasik
batı müziği nasıl kabul görüyorsa, bizim o öz müziklerimizi de uluslararası
boyuta taşıyabilsek. Benim en büyük dileğim bu.
T.L Hocam başarının püf noktaları nelerdir? Acaba, sizce
öğrenciler başarı için sizce ne yapmalılar? Nasıl davranış modeli
göstermeliler?
H.Ö Çok çalışmalılar, çok çalışmalılar, disiplinli ve
düzenli olmalılar. Ama işin sırrı çalışmak .Dikkatli çalışmak.Verimsiz ve
kalitesiz çalışmanın hiçbir faydası yoktur. Sabaha kadar çalış ama çaldığın
notaya dikkat etmiyorsan ya da pozisyonunu doğru ayarlamıyorsan, dikkatsiz bir
çalışma olur ama pür dikkat çalışırsan belki o sana yarım saat bir saatte
yetecektir. Çalışmaktır ama dikkatli çalışmaktır
T.L Gençlere tavsiyeleriniz ne olur hocam.
H.Ö Sanat’tan ayrılmasınlar onları bambaşka bir dünyaya götürecektir.
Vizyonlarını genişletecektir ve sanatla uğraşana hiçbir kötülüğün
bulaşmayacağına ben yürekten inanıyorum. Sanat insanı iyiliğe güzelliğe
yöneltir.
T.L Deniz, çiçek, böcek, gökyüzü gibi kavramlarda sizler
için neler ifade eder? Sanatla eşleştirilen ya da birleşimleri neler olabilir. Bence hepsi
özgürlüğü anlatıyor, bana göre hepsi bir özgürlük teması gökyüzü,deniz zaten
vazgeçemediğim iki narin güzellik, çiçekler, doğanın hayatın simgesi baharda
her yer çiçeklenirken, yeşillenirken insan ruhu da yeşillenmez mi ? Bi coşkuyla
dolmaz mı ! Sanki bizi de yeniliyor insan.
T.L Doğa ile yeniden doğuştan bahsediyorduk.
H.Ö Bunların da etkileri sanata yansır. Tablo da olsun
,sanatta olsun. En güzeli işte Vivaldi’nin dört mevsimi, ne kadar güzel
yansıtmış değil mi? Bütün mevsimleri ve doğayı.
T.L En sevdiğiniz içecek nedir ?
H.Ö Su
T.L Meyve nedir ?
H.Ö Kavunu çok seviyorum
T.L Peki ya yiyecekler
H.Ö Ben yemeği çok severim, bir boğa burcu olarak güzel olan
lezzetli olan her yemeği severim. Özellikle bir seçimim yoktur, yani biliyorsun
ki boğa Burcu’nun genel özelliği yemek için yaşarlarmış, o yüzden ömrüm diet
ile geçiyor.
T.L Sevgil öğretmenim ( Uzun bi sessizlik)
H.Ö Zor soru olmasın ,zorlama beni.
T.L Tamam öğretmenim ,çok kolay sorulardan popüler
sorulardan soruyoruz, farkındaysanız çok derin mana taşıyan sorulara
girmiyoruz…
Ama derin mana’nın kelamı
benim dilimden dökülürken söylemeden olmaz! Sanatta olan derin mana ve derin
kavram (sizi ürperten, korkutan şaşırtan kısımdan bahsetmiyorum) daha böyle bir
ihtişamlı kısımdan bahsedelim, mesela böyle bir konsere gitmişsinizdir. O
ihtişamdan o gösteriden hayatınızı değiştirecek bir an yakalamış bir anınız
olmuştur. Öyle bir anınız oldu mu hiç? Konser izlerken, belki de sizin verdiğiniz
bir konserde hayatınızı değiştiren bir dönüm noktası oldu mu hocam.
H.Ö Ya işte dediğim gibi küçük yaşta izlediğim kuğu gölü
balesi benim bu sanatla iç içe olmam gerektiğini, müzikle hayatımı geçirmem
gerektiğini ve benim için bir dönüş notasıydı ve kendimi hep hayal etmişimdir.
Sahnede piyano çalarken çocukken yıllar sonra konservatuarı bitirdikten sonra
bir süre Galata Mevlevi hanesinin ku düzenlerinden sanatçılarla çalışmıştım.
Onların bir grupları vardı bir tane solo eser söyledim, orada sahneye
çıktığımda ilk çıkışım da çok heyecanlandım elim ayağım titriyordu. Fakat sahne
büyüsü derler ya ilk sahneye çıkışım ve ben burada olmalıyım dedim. Bir süre
piyasada da çaldım bir grubumuz da vardı fakat insanlar yemek yerken müzik
yapmak zerre kadar etkilemiyor. Yok dedim bu böyle olmaz beni tatmin etmiyor.
Eğer şarkı söyleyeceksem ya da piyano çalacaksam mutlaka bir konser salonu
olmalı. Yemek yerken insanlara müzik yapamam, çünkü ben bir meze değilim. Ben
burada Sanat icra ediyorum, o yüzden öyle bir yerde çalmayı asla istemedim.
Sonra işim öğretmenlik kısmına geldiğinde çocuklar şahane varlıklar. O zaman
çocuğum yoktu tabi ya bu ne kadar güzel bir şey çocuklar ile birlikte,
annelikte işin içine girince çocukların inanılmaz hayal dünyaları inanılmaz bir
enerjileri asla sizi yaşlandırmıyor. Bir kere hiç yaşlı değilim onlarla bir
araya geldiğimde müthiş bir enerji doluyor bana, zaten insanlar hep benim
enerjimden bahsederler bana bende o enerjiyi aldığım varlıklar ve şarj
ediyorlar beni sürekli olarak burada çocuklarla çalışmayı inanın sahneye
çıkmaktan daha çok sevdim onlara bir şey öğretmeyi gerekirse, onlardan bir şey
ben öğreniyorum ki, bu hayatın en güzel yönü bazen öyle soru soruyor ki, ömrüm
boyunca aklıma gelmemiş bir şey oluyor.
Vay diyorum! ya vay
diyorum! ben neden hiç bu noktadan bakmamışım diyorum. Şahane bir şey oluyor ya
da onların bazen önerilerine göre bir şeyler yapıyoruz şahane bir şey diyorum
ya da hocam bir bakın ne kadar güzel bir eser bunu yapalım mı? yeni bir eser
öğrenmiş oluyorum, bende çalıyorum falan güzel oluyor işin öğretmenlik tarafı
daha çok etkiledi.
T.L Hocam şeyi sormak isterim sanatçı olan bir bireyden bu
cevabı almak kolay oluyor artık günümüzde “ama sanatçı olarak” sizden alırsam
bu cevabı doğru olur, olumsuz tarafları nelerdir ?
H.Ö Halen çalışıyorsunuz, bitecek bir iş değil.. Tamamdır
oldum diyemezsiniz! sürekli çalışmak gerekiyor, şöyle derler ya hocam siz neyi
çalışıyorsunuz ??? Çalışmak zorundayız, yani bitmeyen bir yolculuk, sonsuz bir
yolculuk uzay gibi düşün; sonsuz bir evren müzikte öyle ..Bu yola çıktığın
zaman durmak yok. Şu an öğretmenlikte yapamadığım işi yapıyorum. Konservatuar
bitirdikten sonra yüksek lisans yapmayı çok istemiştim, bir türlü fırsat
olmamıştı konservatuar dışında da yüksek lisans yapmayı hiç düşünmedim, bazı
arkadaşlarım eğitim yönetimi üzerine yüksek lisans yaptılar, yok benim idealim
kolejlerde ya da okullarda öğretmenlik yapmak değil, ben yine sanatla birlikte
olmalıyım müzikle birlikte olmalıyım. Şimdi sanat merkezini açtıktan sonra Okan
üniversitesinin konservatuar bölümünde yüksek lisansa başladım. İnanılmaz
mutluyum tekrar öğrenciliğe dönmüş olmanın mutluluğu, hem sanat merkezimde
derslerime giriyorum hem yüksek lisansta hocalarımla çalışıyorum bu benim için
rüya, ikinci bir rüyayı yaşıyorum ilki konservatuarda ikincisi yüksek lisans
inşallah kısmet olursa, doktorayı yapmakta gelecek kısmet olursa.
T.L Bir çok kişiye örnek oluyorsunuz.
H.Ö Evet.
T.L Sizin yolunuzu izleyen öğrenciler vaktiyle, haliyle
vardır. İnanıyorum ve bilmekteyim.
(Şunu sorayım hocam, uzun bir sessizlik) madem ki sus payı
verdik.. Sanat’ta ki sus payından biraz bahseder misiniz? bu sus paylarının
sanattaki faydasından konuşabilir miyiz? Daha öncesinde Okay Temiz Ropörtajım
da konuşmuşken aklıma geldi siz ne diyeceksiniz? Bu sanattaki asıl susulması
gereken noktalar ve sustuğumuzda etkili yarattığımız noktalardan, susmak ne
kadar etki yaratıyor? Evet çalışmaktan bahsettik durmak ne kadar etki yaratıyor
sanat’ta ?
H.Ö Durmak bir sanatçı için olmayacak bir durum gibi
geliyor, yani olmaz! Çünkü ne kadar durabilirsiniz bir aydır, iki
aydır belki en yüksek bir yıldır. Mutsuz olursunuz! Çünkü içinizde o enerji var dışarı çıkmak
istiyor. Siz onu yakmak istiyorsunuz tutamıyorsunuz ki hani bir insanı ne kadar
aç bırakırsınız, susuz bırakırsınız böyle bir şey. Sanat, susmak bence ters
etki yaratır ama en güzel bir dildir, bazen en güzel mesaj veren en etkili olan
sizi kim susturdu, neden susturdu bu kısımlarda çok önemli.
T.L Sevgili öğretmenim sanatçılar çok yönlü çok kollu diyoruz, kıyafet ve tasarımlarla
olan ilgiliniz renklerle olan ilginiz, bunlar ile olan alakanız nelerdir?
H.Ö Rahat olacağım kıyafetler benim için çok etkilidir.
Çünkü bütün gün burada keman, piyano çalışıyoruz burada şıkır şıkır
giyinemiyorum. Konserde ama bir seyirci karşısındaysak mutlaka sanatıma
seyirciye ve kendime olan saygımdan dolayı mutlaka kendime tepeden tırnağa
dikkat ederim. Konservatuarda da hocalarımızdan öğrendiğimiz buydu bir sınava
girerken bile giyimimize kuşamımıza dikkat ederdik çünkü ben karşımda bir
sanatçı hocam bir sanatçı devlet sanatçısıdır. Ben ona ses icra edeceksem ya da
sazımla bir şey icra edeceksem mutlaka tepeden tırnağa kıyafetime dikkat
ederdim çünkü bir nevi konser
veriyorsunuz siz orada geleceğe yönelik bir çizgi gösteriyorsunuz. İnsanlar
orada sizi izliyor.
Renkler ise bakma şu an bunlar var ama renkleri severim
cıvıl cıvıl hayatın bütün renkleri üstümüzde olmalı diye düşünüyorum. Dolaba
baktığınızda siyah çok fazla yoktur bütün pembeler maviler, yeşiller rengarenktir
renkleri kullanmayı severim şimdi insan renklerde enerji veriyor güzellik
katıyor kasvet yok, kasvet bana göre değil
T.L Hocam icra ettiğiniz enstrümanın dışında hangi
enstrümanlardan etkileniyorsunuz? hangi enstrümanlar size iyi geliyor.
H.Ö Viyolensel’ in sesine aşığım diyebilirim ondan sonra
gitar inanılmaz, çok şahane aslında şöyle bir şey var öğrencilik yıllarımda
okulun bahçesinden girdiğimde tabi bütün enstrümanlar var. Her enstrümanı tek
dinlediğinizde aşık oluyorsunuz, böyle bir güzellik yok diyorsunuz, bağlamayı
dinle başka muazzam, gitarı dinle o başka bir şey ne bileyim ud ,kanun, yan
flüt, hepsi muazzam ama beni en çok etkileyen çello, çelloyu çok seviyorum
öğrenmekte istiyorum. İkinci amacım o hatta kendime çello bile aldım.
T.L Aşkın temasını varoluşunu ,sanatta bireyler ,kişiler
,çocuklar ,veliler ,eğitmenler veya eğitimciler bunu nasıl bulabilirler? Aşkın
temasını sanatla, bunun temasını nasıl olmalı da bunu yaşayıp bulabilirler?
Aşk teması ,biz burada biz sanatla olan konserlerle olan
dinletilerle olan aşkı bulmaya çalışıyoruz. bununla ilgili söyleyecekleriniz
var mıdır öğretmenim ?
H.Ö Enstruman’ la olan aşkım sanatla olan aşkım …. Nasıl
kopamıyorsanız bu enstrümandan da kopamıyorsunuz ben öyle düşünüyorum siz
sevginizi görmeden düşünmeden yapabilir misiniz? onsuz bir hayat düşünemezsiniz
hep yanımda olsun hep yüreğimde olsun.Hep onunla birlikte olayım onunla
yürüyeyim beraber vakit geçireyim dersiniz müzik benim için öyle piyano benim
için öyle, mesela keman benim için öyle, çalmasan bile karşımda dursun ben ona
birlikte olayım çok önemli yani onlarsız enstrümansız bir hayat düşünemiyorum.
Mümkün değil! tatile gittiğimde bile bir ay sonra rahatsız olurum. Mesela
yazlığa gidiyoruz bir süre sonra ben rahatsız oluyorum, çünkü ben enstrüman
lazım mutlaka da kemanımı götürürüm ama kemanı götürdüğümde, mesela orada
piyano yok mutlaka piyanom olması lazım en yakın zamanda oraya bir piyano
götüreceğim.
H.Ö Müzik evrensel bir dil midir iletişimde?
T.L Normal Şartlarda vermem gereken cevabım şu olması
gerekiyor. Keşke müzik konuşulsa ve sürekli iletişimi sağlanabilse. Müzik cevap
veriyorsa veya karşı taraf cevap alıyorsa iletişime geçiyorsa bunun karşılığını
aldığımız yoğun bir toplum var, geniş
bir toplum var, ama evrensel bir dil olarak
kullanmayan insanlar var doğada yapıda tabiatta ama hayvanlar birbiri ile
iletişime geçiyor (buda kim 500 milyar ister sorusunu soran cevap veren
insanlar gibi oldu) Evrensel bir dil
gibi gelmiyor sanırım bu sorudan sonra kısmen, yani evrensel tabi ki…
Soru cevap kullanılan bir dil, ama kısmen yani müzik
açısından konuşulmuyor.Dil olarak üslup olarak konuşuluyor.
H:Ö Yok müzik müzik evrensel bir dildir. Müzik olarak
düşün.
Bu soruda, derste sınıf 2’ye ayrıldı derste kimisi hayır
değildir dedi, bir kişi evrenseldir dedi oda bendim. Bir çok kişi bence
değildir dedi. Ama onlar kısıtlı baktılar yani şöyle ikisi de Türk sanat müziği
dinliyorum dedi. Başka müzikleri dinlemiyorum. Bende buna çok inanmadım hiç mi
Celine Dion dinlemedin hiç mi ? Elvis Presley dinlemedin ne bileyim, çünkü
onları dinlediysen evrensel boyutuna giriyor. Ondan sonra bana döndü siz ne
düşünüyorsunuz dedi. Evrenseldir dedim ben dedim ülkemdeki müziği dinlerken,
yabancı müzikleri de dinliyorum dedim.
Benim dedim ruhuma etki ediyor,beni etkiliyorsa benimle
iletişime geçmiş demektir. Müzik evrenseldir sonra hoca ne dedi biliyor musunuz?
Ne kadar tuzak bir soruymuş meğerse..
Evrensel kelimesinin manası nedir? Evrenselin İngilizcesi
nedir dedi? bilen var mı? Universel universel’ın nedir tam karşılığı? Biz dedi
hangi gezegendeyiz dünya birde 7 tane sistemin olduğu bir güneş sistemi
içindeyiz.
O güneş sistemi
nerede?
Uzayda sonsuzdur. İşte evren o sonsuz uzaya denir. Universel o sonsuz uzaydır dedi. Universel,
kainat evrensel dediğinde, biz ne diyoruz?
O sonsuz uzayda bir iletişim midir ?
Sonra soruyu değiştirdik müzik uluslararası iletişimde bir
dil midir?
O zaman soru ne oldu herkes ulusaldır dedi. Sonra bana
alaycı baktı, evrensel dedim ya.
Sonra ne düşünüyorsunuz dedi. Arkadaşlarıma katılıyorum
bence de ulusaldır.
Hocam dedim nasıl ulusaldır bir müzik nasıl oluşur? O
toplumun bilgisiyle, gelenekleriyle, kültürüyle topluma oluşur dedim. Yani
dolayısıyla ulusaldır. Sonra dedim bu işlenirse geliştirilirse başka uluslara da
etki eder dedim. Budur işin sırrı doğru dedi. Kültürle etkilidir dedi.
T.L Sevgili Öğretmenim çok teşekkürler bize kattıklarınız
için.
H.Ö Ben teşekkür ederim.